Kendini Tanıma
Kendini Tanıma & Başkasını Anlama & İlişkileri GeliştirmeÜzüntü & Suçluluk & Pişmanlık
Prof. Dr. Erol Özmen
Bir başkasına zarar verecek şekilde hata yapıldığında ya da hata yapıldığı düşünüldüğünde yaşanan duygular arasında üzüntü, pişmanlık ve suçluluk duyguları bulunur. Günlük yaşamda bu duyguların genellikle iç içe yaşandığı ve zaman zaman birbirinden ayırt edil(e)mediği görülmektedir. Fakat dikkatli bir şekilde gözlendiğinde bunlardan birisini yaşamaya daha yatkın olunduğu ya da belli durumlarda aynı duygunun yaşandığı fark edilebilir. Bu duyguların ayrıştırılabilmesi kişinin kendini tanıması açısından çok önemlidir.
Üzüntü günlük yaşamda birçok duyguyu ifade edecek biçimde kullanılır. Pişmanlık ve suçluluk ise görece daha saf bir duygudur. Bir başkasına zarar verecek şekilde hata yapıldığında ya da hata yapıldığı düşünüldüğünde yaşanan üzüntü, esas olarak zarar görenin düştüğü durum nedeniyle yaşanan duyguyu ifade etmek için kullanılır. Bu tür durumlarda hatalı olduğunu düşünen kişi olup bitenden kendisini ne kadar az sorumlu tutuyorsa o kadar az suçluluk ya da pişmanlık yaşar.
Suçluluk ve pişmanlık duygularını en az içeren üzüntüde kişi, ya hiç bir sorumluluğu olmadığını ya da sorumluluğu olsa bile kendi payına düşeni (yapabildiği kadarıyla) yaptığını düşünür. Çok fazla kuşku duymadan ve tereddüt etmeden bu inancı taşır. Suçluluk ve pişmanlık duyguları yaşayan kişiler ise sonucun oluşmasında kendilerinin payı ve sorumluluğu olduğunu düşünür. Hatta kendini suçlamaya eğilimli bazı kişiler, taşıdıkları sorumluluğun çok ötesinde kendini suçlayabilirler.
Kabaca bakıldığında pişmanlık ve suçluluk duyguları arasında pek bir farklılık olmadığı düşünülebilirse de işin aslı öyle değildir. Pişmanlık ile suçluluk arasındaki en önemli fark özellikle suçluluğun daha fazla üstbenlik (halk arasında vicdan) kökenli olmasıdır. “Keşke öyle yapmasaydım”ın yanında suçluluk duygusu yaşayan kişi kendisini kınar, suçlar, eleştirir. Yalnız üzüntü ve pişmanlık hisseden bir kişiden farklı olarak, suçluluk hisseden kişi kendisini aynı zamanda değersizleştirir. Yaptığı ya da yaptığını düşündüğü yanlışı kendi çerçevesi içinde sınırlı tutmayarak özsaygısını sarsacak biçimde kendisini eleştirir ve kınar. Pişmanlıkta ise suçluluktan farklı olarak kişi kendisini eleştirse bile, bu eleştiri özsaygısını sarsacak nitelikte değildir. Kişi kendi hatasını görür ve bunu kabullenir.
Yapılan bir şeyin yanlış olduğuna nasıl karar verildiği de önemlidir. Gereksiz yere kendini suçlamaya eğilimli olan kişiler katı bir üstbenliğe sahip, aşırı vicdanlı kişilerdir. Örneğin, kimseye öfkelenmemesi ve kimseyi kırmaması gerektiğini düşünen kişiler, karşıdakinin kırıldığını düşündükleri anda ve en ufak öfke hissettiklerinde suçluluk hissetmeye başlarlar.
Görüldüğü gibi üzülmek, pişman olmak ve suçluluk hissetmek farklı nitelikler taşır. Hata yapan bazı kişilerin yalnız üzüntü ve pişmanlık hissederken bazılarının ise suçluluk hissetmesi üstbenliklerinin farklılığından, öfkeyi işleyiş biçimlerinden ve özgüven duygularının yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
İlginizi Çekebilecek Yazılar ve Bağlantılar
Geçinilmesi zor insanlarla geçinme sanatı
Mutlu evliliğin sırrı: Sevgi ve saygı
İnatlaşan bir kişi ile nasıl baş edersiniz
Ben haklıyım, kabul et! Hatalı olan sensin.
Sızlanmacı, hiçbir şeyi beğenmeyen bir kişi ile nasıl baş edebilirsiniz
Ego gücü ya da ‘güçlü kişilik’
“En Kötü karar bile kararsızlıktan iyidir”