Kendini Tanıma
Kendini Tanıma & Başkasını Anlama & İlişkileri GeliştirmeYapısal Kuram: İd, Ego, Süperego
Doç. Dr. E. Oryal Taşkın
Freud 1923’te yazdığı “Ego ve İd” adlı makalesi ile yapısal kuramının temellerini atmış, daha sonraki birçok yazısı ile de geliştirmiştir. Buna göre ruhsal aygıt altbenlik (id), benlik (ego) ve üstbenlik (süperego) olmak üzere üç bölümlü bir yapıdan oluşmaktadır (Freud 1923).
Bu modelde altbenlik; ruhsal aygıtın en eski parçasıdır ve tamamen bilinçdışıdır ve dış dünya ile mantıksal bir bağlantısı yoktur. Kalıtımla geçer ve dürtülerin kaynağıdır. Başka bir değişle ruhsal aygıtın dürtüleyici dizgesidir (Öztürk 1998, Brenner 1998). Güdülemeli davranış açısından değerlendirildiğinde; insanı harekete geçiren altbenlik kaynaklı dürtülerdir (ki en önemlileri libidinal ve agresif dürtülerdir). İd tüm dürtülerine anında doyum ister. Dış gerçeklik ya da toplumsal yasak ve kurallar id için geçerli değildir (tıpkı küçük bir çocuk gibi). Tek amacı dürtülerin doyuma ulaşması ve haz almaktır.
Benlik ise ruhsal aygıtın dış dünya ile ilişki kuran, gerçeği değerlendiren bileşenidir. Benliğin temel işlevi uyumdur ve ruhsal aygıtın düzenleyici bileşendir. Dürtülerin doyumu açısından altbenlik ile dış gerçeklik ve altbenlik ile üstbenlik arasıda adeta bir arabulucudur (Öztürk 1998). Hangi dürtünün nasıl doyurulup doyurulmayacağına, eğer doyurulacaksa nasıl doyurulacağına karar verir. Bastırma işlemi (yani bilinçdışını bilinçdışında tutma) egonun önemli bir işlevidir.
Üstbenlik ise, ruhsal aygıtın yargılayıcı bileşenidir. Ödipal dönemin sonunda ebeveyn ile özdeşim sonucu netleşen üstbenlik, toplumsal değer yargılarını içerir. Çocuğun gelişim sürecinde benimsediği değer yargıları (iyi-kötü, doğru-yanlış, onaylanan-onaylanmayan) üstbenliğin içeriğini oluşturur. Üstbenliğin en keskin belirtisi de suçluluk duygusudur. Bu özellik ve içerik nedeni ile yargılayıcı ve frenleyici bir rol oynar. Bunun yanında vicdan, dürüstlük, kendini cezalandırma, benliğin adeta gözlenmesi ve uygun eylem ya da düşünceler sonucu kendinden hoşnut olma da üstbenlik ile ilgili kavramlardır (Öztürk 1998, Brenner 1998).
Ego, bir dürtünün doyumu eğer üstbenlik tarafından yasaklanmışsa, doyum suçluluğa neden olacağından bu dürtüyü bastırır ve bazen de başka savunma düzeneklerini kullanarak (bastırmaya ek olarak) bilinçten uzaklaştırır. Bastırmanın yanında istek ya da arzuları bekletebilme ve erteleyebilme de egonun işlevleridir ve bize ego gücü konusunda fikir verir.
Yapısal kuramın gelişiyle birlikte bölmesel kuram terk edilmemiştir. İkisi birlikte ruhsal işleyişi açıklamak için kullanılmıştır. Bugün için de bilinçdışı kavramı olmaksızın psikanalizin düşünülmesi olanaksızdır. Buna göre, şekilde de görüleceği üzere, id bütünüyle bilinçdışı iken, ego ve süperegonun büyük kısımları bilinçdışı, ancak çok küçük bileşenleri bilinçli zihinsel süreçlerdir. Aslında bizler zihnimizde olup bitenlerin ancak çok küçük bir kısmından haberdar olan canlılar olarak, çoğu davranışlarımızın bilinçdışı gerçek nedenlerine bilinçli kılıflar uydurmak zorunda kalıyoruz… Toplamda bilinçli ruhsal süreçlerin ne kadar küçük bir yüzdede olduğu görülebilir.
Kaynaklar
Brenner C (1998). Psikanaliz Temel Kavramlar. 1. baskı, Ankara, HYB, 1998.
Freud S (1923). Ego ve İd. In: Metapsikoloji (çev. Kapkın E, Kapkın AT) 1. baskı İstanbul, Payel Yayınları, 2002, s. 327-390.
Öztürk O (1998). Psikanaliz ve Psikoterapi. 3. baskı, Bilimsel Tıp Kitapevi, Ankara, 1998. s.1-6